Hokand Hanlığında Merkez Yönetim Teşkilatı ve Vezirlik

Feyzullah ATAHAN*


fotoğraf: Hokand Hanlık Sarayı Kapısı

Önsöz

Bu çalışmamızda Hokand Hanlığı Merkez Teşkilatında önemli rol oynayan Kengeş ve devlet yönetiminde Vezir derecesindeki yetkililer hakkında bilgi verilmiş, Kengeş üyelerin kimlerden oluştuğu, onların dereceleri ve yaptığı vazifeler incelenmiştir. Hokand tahtına gelen hükümdarlara göre Kengeş üyelerinin devlet yönetimindeki derecelerinin değişmesi ve bunun nedenleri incelenmiştir. Bununla birlikte, Merkez Teşkilat’ta Vezir derecesindeki yetkililer tespit edilip, onların kimlikleri, yaptığı vazifeleri açıklanmış, Hanlıklarla karşılaştırma yapılmıştır.

Giriş

Orta Asya’da Timurlulardan sonra hükümete gelen Şeybaniler dönemi devlet yönetim sisteminde değişiklikler olmaya başladı. Şeybanilerden önceki ailelerin yönetim sisteminde Dergah ve Divan olduğunu biliyoruz. Dergah, hükümdarın bulunduğu en üst idare, Divan ise Dergah’da görülen işin icrasını yapan bakanlardan oluşan kurumdur. Bu sistem Buhara Hanlığı Astarhaniler döneminden sonra değişmeye başladı. Tarihçi Azamat Ziya Şeybaniler’den sonra bu sistemin işleyişinde, yönetim kurulunun vazifelerini, saraydaki tek kişinin faaliyeti olmaya başladığını söylüyor. Yani, birkaç yetkin insandan oluşan Divan’ın vazifeleri tek kişiye yüklenmiştir. Divan sistemi sona ermiştir. Buhara Hanlığının Astarhaniler hanedanı hükümranlığının zayıflamasından sonra ortaya çıkan bu yönetim sistemi, Hive ve Hokand Hanlıklarında da devam etti. Hokand Hanlığın merkez yönetim teşkilatı ve bu teşkilatta faaliyet gösteren vezir derecesindeki yetkililer hakkında o dönemde yazılan tarihi eserler ve Rusça kaynaklara dayanan araştırmamızda bulduğumuz bilgileri karşılaştırarak inceleme yaptık ve bunları bir araya getirerek konuya ilişkin bazı kopuk noktaları açıklamaya çalıştık.

***

Hokand Hanlığının merkez yönetim sistemi Buhara ve Hive Hanlıkları yönetim sistemine göre daha az bilinmektedir. Hokand Hanlığı tarihi üzerinde yapılan çalışmalarda genel bilgiler verilmiş ancak yönetim sistemi yeterince araştırılmamıştır.

Hokand Hanlığı, iç ve dış siyaseti ve halk ile münasebetleri uzun yıllar içinde oluşmuş ve gelenekten kaynaklanan bir sistemle şekillenmiştir. Bu sistem; Orta Asya Hanlıklarında hükümdarlara bağlı olarak işleyen “Âli Kengeş” tir.Tarihi kaynaklarda bu; “Meclis”, “Has Meclis”, “Meşvarat”, “Meclisi Sultani” gibi kelimelerle de adlandırımıştır. Hokand Hanlığında hükümet idaresi Han Orda sında yerleşik olup, devlet işlerine ait tüm kararlar burada alınmıştır. Merkez yönetim sisteminde görev alan yetkililer Han’ın “Âli Kengeş” içinde yer alıyorlardı. Merkez yönetim; hükümdar, danışma kurulu olan Kengeş ve icra işini yapan yetkililerden oluşuyordu.

Hokand Hanlığı topraklarına 19. yüzyılda gelen Rus subayları, elçi ve seyyahların hatıralarında, mahalli yazma eserlerde Kengeş işleyişi hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. 1813-1814 yıllarda Hokand’da bulunan Rus diplomatı, Sibir bölgesi tercümanı Filip Nazarov, anılarında Hokand Hanı etrafında vezirler ve devlet yetkililerinin Han tahtı yakınında bulunan halılar üzerinde oturduklarını belirtmiştir. Hokand Hanlığı Kengeşine o dönem merkez devlet yönetimindeki tüm yetkililerin girdiği bilinmektedir. Tarihi eserlere göre, Hanlığın en üst devlet yetkilisi sayılan Mingbaşı ve dini ulema Şeyhülislam, Kengeş’ın daimi üyesi olmuştur. Bununla birlikte Hanlığın baş kadısı, yani Kadıkelan ve askeri işler kadısı Kadı Asker de Kengeş içinde bulunuyorlardı. 19. yüzyılın 30. yıllarında devlet yönetiminde önemli sayılan Dasturhançı ve Risaleçiler de Kengeş üyesi olduğunu Velyaminov-Zernov bildirmiştir.

Merkezi Devletin güçlenmesi için bazı ıslahlar yapan Ömer Han (1810-1822) bazı ulemaların da iştirak etmesi için Kengeşde yer ayırmıştır. Hokand tarihçisi Mulla Niyaz Muhammed kendi eserinde Ömer Han’ın bir meclisinden bahsederken, orada meşhur din ulemalarını da yer aldığını ve bu kişilerin Zakir Hoca Eşan, Dâmla Mirza Kalan, Dâmla Mumincan Mevlavi, Sultan Han Tora Ahrari, Masum Han Tora ve Cihangir Han Tora’lar olduğunu söylemiştir. Araştırmacı Grigoryev’e göre, Hokand Hanı Hudayar Han’ın ilk tahta oturduğu yıllarda Kengeş dört Kıpçak’tan oluşuyordu. Musulmankul kendi damadı genç Hudayar Han’ı tahta oturttuktan sonra Atalık unvanını aldı ve böylece devlet yönetimi eline geçmiş oldu. Musulmankul yönetimde etkili olan; Pervaneçi, Dasturhançı, Risaleçi gibi makamlara Kıpçakları tayin etti ve kendi hükümranlığını güçlendirdi. Mahalli kaynaklarda Musulmankul’un 1845 yılında devlet yönetimine geçtikten sonra Kengeşin önemli üyelerinin, Kıpçakların yüksek itibarlı insanları Muhammed Diyar, Mulla Halbek Dasturhançı ve Rahmankulı Dadhah’dan oluştuğu bilinmektedir.

Bu bilgiler Hokand Hanlığında her hükümdar döneminde Kengeş üyelerinde hem şahısların hem sayının sürekli değişkenlik göstermektedir. Bunun bir kaç nedeni olabilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi tüm yönetimin bir velinin eline geçtiği ve uzun süre kaldığı durumunda görülebilir. Onlar merkez yönetim kurulunu danışma kuruluna çevirip vekaletlerini kısaltıyor ve böylece yönetim tek kişinin elinde kalıyordu. Bu durum siyasi güçler arasında iç savaşa ve halkın tepkisine yol açıyordu.

Tarihi bilgileri incelememizde, bazı durumlarda Hanlığın merkez yönetiminde önemli olan Koşbegi veya Pervaneçi gibi görevli kişilerin bir bölgeye Hâkim tayin edildikten sonra Kengeşdeki yerleri geçici olarak boş kalıyordu. Onların vazifelerini başkabir yetkilikişi üzerine alıyordu yani onun boynuna iki vazife yükleniyordu. Kırgız hukukçusu Saadanbekov, Hokand Hanlığı tarihi kaynak ve arşiv belgelerinde Ömer Han dönemine kadar devlet yönetiminde bir sistem – Kengeş- olmadığını söylüyor. Aslında Saadanbekov, Ömer Han’dan önce Abdulkarim Biy (1733-1750) ve Erdana Biy (1753-1762) döneminde de Kengeş’in faaliyet gösterdiğini bilmiyordu. Saadanbekov araştırmasında 19.yüzyılda yayınlanan Rusça kaynaklardan istifade etmiş, mahalli kaynaklara dayanmamıştır.

Hokand tarihçisi Mirza Alim Muşrif eserinde Hokand Hanı Abdulkarim Biy dönemindeki Kengeş hakkında bahsedip, orada Umera ve Fuzalaların da bulunduğunu ve belli meseleler üzerinde daimi fikir beyan ettiklerini söylüyor. Tarihçi Mulla Hakim Yayfani’ye göre Hokand hükümdarları, devlet için önemli meselelerin görüşülüp tartışılmasını Kengeş’e dayandırmıştır. O, Erdana Biy’in devlet meselelerinni halledilmesinde her zaman Kengeş’le birlikte hareket ettiğini ifade ediyor. Bu bilgilere dayanarak, Hokand Hanlığında Ömer Han döneminde değil ondan önce Hanlığın ilk hükümdarları döneminde de devletin iç ve dış işleri meselelerinin görülmesinde, Kengeş’in faaliyet gösterdiği kanaatına varabiliriz.

Hokand Hanları huzurundaki Kengeş’in faaliyeti, yani hangi meselelerin görüşüldüğüne dair bilgilerini yine mahalli tarihçilerin eserlerinden öğrenebiliriz. Tarihi Türkistan adlı eserde şöyle bir bilgi vardır: “(Alim Han) bir kaç Ulema ve Fuzalaları kendi ordasına teklif edip, Meclisi Has kurdu. Ordu durumu ve düşman ahvali, o düşmanın def’i ve Fergana’nın barış içinde olması için neler yapılması gerektiği üzerine meşveret yaptı”. Hokand Hanlarının Kengeş’te belli meseleler üzerinde istişare ettiğini Hokand tarihçisi Avaz Muhammed Attar’ın eserinde zikredilmiştir. Buhara Emirliği’ne bağlı Şehri Sebz, Rusya tarafından işğal edildikten sonra şehir Hakimi Bababek, Hokand’a doğru yola çıkmış, bunu duyan Hokand Hanı Hudayar Han, Bababek’i Hokand yoluyla Kaşgar’a gönderilmesi için devlet yönetim kurulu üyeleriyle istişar etmiştir.

Hokand Hanlığında Buhara emirliği ve Hive Hanlığı gibi en üst derecede Hükümdar – Han bulunuyordu. Han-Hükümdar Kengeşin merkez kişisi sayılırdı. Tarihden gelen geleneğe göre hükümdarlık, aile arasında, babadan çocuğa, kardeşden kardeşe veya akrabaya geçiyordu. Böyle olsa bile yeni bir hükümdarın tahta çıkması için devletin üst derece vekillerin ve Kengeş üyelerin etkisi büyük oluyordu.

Hokand Hanlığında devletin yönetim kurulu için insanların tayin edilmesi, göreve verilirken yapılan törenler eskiden beri süregelen geleneklere göre yapıldığını bilmemiz lazımdır. Devletin en büyük töreni sayılan hükümdarın seçiliş yani “Han Kaldırma” törenini bilmemiz, yönetim teşkilatını öğrenmemiz açısından önemlidir. “Han Kaldırma” töreni belli bir tertip ve düzen içinde yapılırdı. Bu tören şöyleydi: Orta Asya Hanlıklarındaki hükümdar beyaz keçe üzerine otururdu sonra keçe devlet yetkililerinin el birliğiyle kaldırılır ve hükümdar bu şeklide tahta oturtulurdu. Tarihi kaynaklar bu törenin eskilere dayandığını göstermektedir. Mesela, 6. yüzyıla ait kaynaklara göre, o dönemdeki Türk Hakanlığında yüksek dereceli devlet yetkilileri yeni hükümdarı keçeye oturttup, güneş hareketiyle dokuz defa döner, her döndüğünde oradakilar yeni hükümdara tazim ederlerdi. Hokand Hanlığında da bu tören yapılırkan törene katılan yetkililer yeni seçilen Han’a bağlılık ve itaatlerini bildirip, bey’at ederler ve daha sonra tahta oturturlardı. Törenden sonra halka ilan yapılırdı.

Tarihi Türkistan eserinde bu törenle bağlı önemli bilgiler verilmektedir. Ömer Han’ın tahta oturma töreni şöyle anlatılmıştır: “Ömer Han Özbek Hanları gibi beyaz keçeye oturdu, hafizler “İnna Fatahna” suresini okup durdular, keçeyi kaldırıp Fergana tahtına oturttular, sonra orada bulunanlar tahniyet ve tebrik sözlerini gökyüzüne ulaştırdılar”.

Hanlığın merkez yönetiminde yüksek dereceli kişilerin tayini etme belli bir tertibe göre yapılıyordu. Çoğunlukla yeni tayin edilen kişiye özel kumaşlı ton giydirilip, Han mührü basılan yarlık veriliyordu. Hokand Hanlığında başka Hanlıklardan farklı olarak Hudayçı derecesine tayin edilen kişiye özel ton ve yarlıktan başka altın asa da verilmiştir. Tarihi Şahruhi’de Muhammed Narhoca Tacik Hudayçı vazifesine tayin edildikten sonra ona altın asa da verildiği bildirilmiştir.

Bu bilgilerden yola çıkarak Hokand hükümdarlarının iç ve dış siyasetini Kengeşe dayanarak yürüttüğünü, bu sistemin hanlığın ilk yıllarından başlayıp gelişerek güçlü teşkilat haline geldiğini, bazı tarihi gelişmeler sayesinde bu teşkilatın daha da önem kazandığını bazen de tam tersine otoriter siyaset sebebiyle gücünün azaldığını söyleyebiliriz. Genel olarak Hanlıkta bu yönetim sisteminin bulunması, Hokand hükümdarlarının da eski Türk devlet yönetim geleneklerini koruduğunu gösterir.

Hokand Hanlığında devletin üst düzey görevlilerini iki kategoriye ayırmamız mümkündür: Dünyevi ve dini vazife sahipleri… Dünyevi işlere bağlı yetkililere “umera”, dini işlere bağlı yetkililere “ulema” denilirdi.. Onun için tarihi eserlerde yüksek yönetim kurulundaki yetkilerden bahsederken “umera” ve “ulema” kelimesi çokça geçmektedir. Aleksandr Semyonov’un verdiği bilgiye göre bu terminoloji Buhara ve Hive Hanlıklarında da kullanılmıştır. Muhammed Hakim Han Tora, Müntahabu’t Tevarih eserinde Hanlık yönetiminde beş vezirin görev aldığını faaliyet gösterdiğini söylemiştir. Bu vezirler 19. yüzyıl başlarına kadar Hanlığın merkez yönetiminde, devletin sosyal, siyasi ve iktisadi yönden yürüttüğü siyaseti hayata geçirmede önemli rol oynamışlardır. Başka kaynaklarda bu konuyla ilgili bilgiler azdır. Muhammed Hakim Han’ın bahsettiği vezirlerden biri Divan Begi idi. Tarihçinin verdiği bilgiye göre, Hokand Hükümdarı Alim Han (1798-1810) 1810 yılı Ocak ayında Çimkent ve Evliya Ata bölgesinde bulunduğunda ordusundaki bazı komutanlar Alim Han’a karşı çıkıyorlar ve ardından ordu dağılmaya başlıyor… Sonra Alim Han bir mülazımıyle Hokand’a dönmeye mecbur kalıyor. Alim Han’ın yanındaki mülazımın, beş büyük vezirden biri olan, Zuhur Divan Begi olduğunu söylüyor. Bu bilgiden devletin beş büyük veziri bulunduğunu ve onlardan birinin Divan Begi olduğunu öğreniyoruz. Hanlık merkez yönetimdeki beş vezirden birisi de Koşbegi vazifesindeki vezirdir. Üçüncusu İnak vazifesindeki yetkili olması lazımdır. Alim Han 1806 yılı Mayıs ayında Oratepe’ye yaptığı seferde zafer kazanıp bu vilayete Kadam İnağı, Hakim olarak tayin eder. Eski yönetim geleneği gösteriyor ki, hükümdar, kendine yakın olan veya yüksek derecedeki bir yetkiliyi, büyük bölgelere Hâkim olarak seçerdi.

Hanlık tarihine ait tüm yazma eserlerde 19.yüzyıl başlarına kadar geçen olaylar ve tahta oturan hükümdarlar ve onların devlet yönetimindeki faaliyetleri yazılmıştır ancak burada yazılı yetkililer ve kariyer adları 19.yüzyıl ortalarındaki kadar ayrıntılı verilmemiştir. Bundan dolayı hanlığın merkez yönetim sistemi, özellikle Muhammed Hakim Han’ın bahsettiği beş vezirin diğerlerinin kimler olduğunu ve vazifelerinin ne olduğunu öğrenmemiz zorlaşıyor.

19.yüzyılın başlarında Hokand Hanlığı yönetiminde bir kaç reform yapıldı. Alim Han devlet sınırını genişletmek için yaptığı askeri faaliyetler ve kardeşi Ömer Han’ın aynı siyaseti devam ettirmesi sonucu merkezi devlet güçlendi. Ömer Han tahta oturduğu günden itibaren hükümette birçok yeni yetkiyi kullanmaya başladı. Yükarıda bahsettiğimiz gibi Alim Han, Ömer Han ve Muhammed Ali Han dönemlerinde gördüklerini kaleme döken Müntahabu’t Tevarih eserinde yüksek dereceli görevlilerin Han tarafından tayin edildiği bildirilmiştir. Eserde verilen bilgiye göre: 1815 yılında Ömer Han “… İşan Tora Hoca Mahdumi Azami ve Sultan Han Hoca Ahrarileri Haci Kelan vazifesine, babam Masum Han Tora’yı Şeyhulislam ve beni (genç olsam da) Nakib vazifesine, Mirza Ahund’u Kadı Kelan, Rahmankuli Beyi sağ kol Atalık ve İşan Tora’yı Orak, Mirza Kalandarı Kadı Asker, Feyzi Tora ve Hanhoca’yı Mirasad… vazifelerine tayin etti…”

Hokand Hanlığında bu gibi yetkililerin faaliyetleri üzerinde araştırma yapılırsa, yönetim teşkilatı hakkında geniş bilgi sahibi olabiliriz. Hanlıkda büyük hükümdardan sonra baş vezir gelirdi ve Mingbaşı rütbesi alırdı. Mingbaşının faaliyeti hakkında Rus tarihçisi Nalivkin şöyle söylüyor: “… bu vazifedeki yetkili devletin iç siyesetini yürütürdü. Bununla birlikte dış siyasette de önemli görevleri vardı, Han’ın en yakın danışmanlarından biriydi”. Dikkat edilmesi gereken bir husus da şudur: Hanlık tarihine ait incelediğimiz eserler ve belgelerde Ömer Han dönemine kadar Mingbaşı adının geçmediği görülmektedir. Bu vazife Ömer Han tarafından tesis edilip 1810 yılında Şahi Margilani’nin bu vazifeye tayin edildiğini bir kaç kaynakda görebiliyoruz. Ancak biz bu bilgiden Hokand Hanlığında Ömer Han’dan önce Baş Vezirlik makamının olmadığını da söyleyemeyiz… Müntahabu’t Tevarih’te Narbota Biy döneminde Baş Vezir hakkında bazı bilgiler vardır. Hocand Hakimi Abdurahman Bahadir’ın Koşbegi vazifesinde çalışan kardeşinin, Narbota Biy’in Baş Veziri olduğuna işaret edilmiştir. Eserde şöyle geçmektedir: “Ul vakitta Abdurahman Bahadir Hocand vilayetinde Hakim idi. Onun bir kardeşi vardı, Koşbegi idi. Ve o Narbota Biy’i büyük komutanlarından biriydi. Tüm memleket onun idaresi altında idi.” Tarihçi Abdurahman Bahadir’ın kardeşinin ismini yazmasa da Koşbegi olduğu kanaatına varabiliriz çünkü o dönemlerde yetkililerin vazife adlarıyla çağrılması örf olmuştur. Bununla birlikte bu kişinin isminin, Nalivkin’in yukarıda bahsettiğimiz eserinde yazıldığı gibi, Abdullah olduğunu görüyoruz. Aynı eserde onun kesinlikle Hocand Hakiminin kardeşi olduğu bilgisi yazılmıştır.

Bahsettiğim bilgilerle Ömer Han’a kadar devletin Baş Vezir vazifesini Koşbegi’nin yürüttüğünü söyleyebiliriz. Fakat bizim aklımıza şu soru gelebilir; Ömer Han neden tahta oturduktan sonra Baş Vezir vazifesini yerine getiren Koşbeginin yerine Ming Başı’yı görevlendirdi? Buhara Emirliğinde de Baş Vezir vazifesini Koşbegi yapıyordu. Buhara Hanlığı’ndan ayrılarak bağımsız olan Hokand Hanlığı ilk yıllarda Buhara’nın yönetim sisteminden örnek almış olabilir. Sonradan Hokand Hanlığı bazı ıslahatlar yaptı. Bu ıslahatlar sonucu yetkililerin vazifesi değişerek gelişmiştir.

Buhara Emirliğinde Ming Başı askeri görevli olarak bilinmektedir. Hive Hanlığında Ming Başı, yönetimde alt derecelerde yer alır. Hokand’da Ming Başi’nın rolü sonraki hükümdarlar döneminde daha da arttı. Şerali Han döneminde (1842-1845) Ming Başı’nın rolü en üst dereceye çıktı. Hudayar Han (1.devri 1845-1858) ve Sultan Seyyid Han’ın (1863-1865) hükümranlık yıllarında ise Ming Başı hükümeti yönetmeye başladı. Bunu o dönemde yazılan yazma eserler kanıtlıyor. Hokand tahtına büyük devlet adamları tarafından oturtturulan Sultan Seyyid Han’ın, Han olduktan sonra devlet yönetimini Ming Başı Alikuli Emirleşkar’a verdiği bilgisini, hanlıkta bulunan tarihçi Muhammed Yunus şöyle anlatır: “yürt işini, dahl ve sarf ve izl ve nesb ve zarb ve tamamen memleket mülkü ve maaş tasarrufunu Emirleşker’e teslim edip, ahdnameye Han başlığ tüm ulema ve fuzala ve büyükler imza atıp mühür bastılar.” Hokand Hanlığı devlet yönetiminde 19.yüzyılın 40-50. yıllarında Ming Başı görevinin bu kadar öne çıkmasının bir kaç siyasi sebebi vardır. Birincisi, hükümdarlar Hudayr Han ve Sultan Seyyid Han tahta oturduklarında genç yaşta idiler. Bu hükümdarların tahta oturmalarında ve devleti yönetmelerinde onların Baş Vezirleri (yani Hudayar Han için Musulmankulı, Sultan Seyyid Han için Alikulı Emirleşker) önemli rol oynamıştır. İkincisi, o dönemlerde taht için iç savaşlar, örgütlenmeler başlamıştı. Bunlara karşı devlet yönetiminin, güçlülerin elinde olması gerekiyordu. Böyle bir durumda Ming Başı’ya devlet idaresinde büyük yetkiler ve haklar verilmesi lazımdı.

Merkez yönetimde Ming Başı’dan sonra en yetkili kişi, Koşbegi olurdu. Koşbegi, hükümet siyesetinin halk içindeki icrasını kontrol eden vezirlerden birisiydi. Onun faaliyeti hakkında tarihçi Mulla Mahdum şöyle anlatıyor: “Koşbegilik vazifesindeki kişi her zaman Han’ın yanında danışman olarak bulunur ve büyük şehirlere Hâkim olurdu.” Bu vazifedeki yetkililerin askeri görevleri de vardı veki ordu içinde mevkisi yüksekti. Büyük vilayetlerin yönetiminin Koşbegi’nin yetkisinde olduğu Müntahabu’t Tevarih, Ansabu’s Selatin, Tarihi şahruhi gibi eserlerde yazılmıştır. Müntahabu’t Tevarih’te 1820 yılında Çust vilayetinde Huşvakt Koşbegi ve Taşkent’te Leşkar Koşbegi’nin Hakim vazifesinde oldukları bilgisi veriliyor. Bazı durumlarda Koşbegi ordunun komutanı olarak yetkilendirilmiştir. Şunu da dikkate almamız gerekir ki, bu vazife birçok kaynakta Kuşbegi olarak da geçer. Muhammed Yahyahan’a göre ilk hükümdarların avcı kuşlarına bakan ve av işlerinden sorumlu kişi Kuşbegi diye bilinmektedir. Kuşbegi, Hokand Hanlığında görev ve yetkileri değişip devlet yönetimin üst derecesine çıkmıştır. Bu fikre doğru diyemeyiz çünkü Hokand Hanlığının Merkez yönetiminde Kuşbegi değil Koşbegi faaliyet göstermiştir. Buhara Hanlığındaki Koşbegi vazifesi hakkında Abduraimov araştırma yapmış, onu askeri kamp komutanı olarak ifade etmiştir. Hokand Hanlığı’nda da Koşbegi şavaş yıllarında orduya komutan oluyordu. Hatta bir vilayet hakimi olsa da o bölge ordusunun komutanı sayılıyordu.

Hokand Hanlığından farklı olarak Buhara Emirliğinde Koşbegi, Baş Vezir sayılırdı ve başkent onun kontrolü altındaydı. Özellikle Mangitler döneminde Koşbegi vazifesindeki yetkilinin derecesinin daha da arttığını Aleksandr Semyonov söylüyor.

Hive Hanlığında da Koşbegi, Hokand’daki gibi derecesi Baş Vezirden sonra gelirdi ama görevi farklıydı. Yoldaşev’in ifadesine göre, Hive’de Koşbegi, maliye – vergi işlerinden sorumlu yetkililerden birisiydi. Hanlıkta Koşbegi’den sonra Pervaneçi derecesi bulunuyordu. Pervaneçi, hükümdar tarafından verilen yarlık ve inayet-nameleri sahiplerine dağıtan yüksek dereceli görevliydi. Bazı durumlarda Pervaneçi, Koşbegi’nin yerine geçebiliyordu. Bazen Pervaneçi bir şehire Hâkim olabiliyordu. Tarihçi Mulla Mahdum da bunu tasdik ediyor: “Bu vazifedeki kişi Koşbegi vazifesini de yapardı”. Bu yetkili kişi kendi hizmetinden dolayı büyük hükümdara en yakın insanlarından sayılırdı ve güvenini kazanmış olurdu. Şadman Vahidov’a göre: “Pervaneçi, Han’a yakın olduğundan mektup ve arznameleri saraya getirip, cevaplarını bekletmeden alıyordu”.

Hokand Hanlığı Merkez yönetiminde iktisad işleri sorumlusu kişi,Divan Begi olurdu. Divan Beg,i Han Divanının müdürü olup emri altında bir kaç Mirza çalışırdı. Memleket hazinesine gelen gelirler ve bunların harcanması, Divan Begi kontrolündeydi. Bunların hepsini not defterine kaydederdi. Hanlık Divanhanesinde vakıf yerleri, cami ve medreselere ait gelir ve gider hesapları, Han’a hediye olarak gelen eşyanın raporu ve istatistik bilgileri kayıt ediliyordu. Buhara ve Hive hanlıklarında Divan Begi’nin vazifesi aynı olsa da bazı küçük farklılıklar da vardı. Hokand Hanlığından farklı olarak Buhara Emirliğinde Divanhaneye ait belgeler Divan Begi’nin değil Koşbegi’nin kontrolündeydi.

Şunu da söylememiz lazım ki, Hokand Hanlığında 19.yüzyıl ortasından sonra merkez yönetim sisteminde bazı yetkililerin ve görevlilerin vazifesi değişmeye başlamıştır. Memlekette baş gösteren siyasi sıkıntılar, büyük hükümdarın genç yaşta olması sebebiyle memleketin başkaları tarafından yönetilmesi, devlet teşkilatında değişiklikleri ortaya çıkardı. Bazı yetkililerin vazifeleri genişledi, bazılarınki azaldı. Tarihçi Muhammed Yunus bu hususda önemli bilgiler veriyor. O, Sultan Seyyid Han’ın (1863-1865) Hokand tahtına oturduğu ilk yıllarında Baş Vezir Alikuli Emirleşker tarafından kendisinin yeni göreve tayin edildiğini şöyle anlatıyor: “Emirleşker o günü Hazine-i Aliye’ye girip bana altın kumaşlı ton elbise giydirdi ‘Fergana’nın hiracı, tanabı, zekat gelirleri ve köy tarım geliri ve serkar ve emlak yerlerinin kontrolü ve askeri silahların hesabı ve defteri şimdi size ait’ diyerek beni bu vazifeyle görevlendirdi”. Yazdığı bilginin devamına göre Alikuli Emirleşker Muhammed Yunus eline yine dört ton elbise veriyor. Bu dört ton diğer görevlilere ait olup, Muhammed Yunus tonlardan birini Mehtar görevi için Dost isimli kişiye, ikincisini İnak görevi için Muhammed İbrahim’e, üçüncüsünü Sarkar görevi için Tursun Muhammed’e ve diğerini Sarrafanalık için Mirza Gafur’a takdim etti. Emirleşker bu dört yetkiliyi Muhammed Yunus’a itaat etmelerini emretmişti. Muhammed Yunus bu bilgide kendisinin hangi göreve tayin edildiğini belirtmemiştir ama söylememiz gerekir ki, 19.yüzyılın 50.yıllarına kadar Muhammed Yunus’a verilen bu vazifelere Divan Begi sahiplenirdi.

Şimdiye kadar tarihi kaynaklardan farklı hükümdarların döneminde faaliyet gösteren Divan Begi makamını ve görevlerini öğrendik. 1780-90 yıllarda merkez yönetimde Divan Begi vazifesini Malla Divan Begi, Alim Han döneminde Zuhur Divan Begi, Ömer Han döneminin ilk yıllarında Recep Divan Begi, sonradan Kasımbek ve İshakbek Divan Begi’ler görev almıştır. Bununla birlikte Hanlık tarihine ait eserlerde 19.yüzyılın 50-60 yılları arasında Divan Begi vazifesinde kimin olduğu hakkında bilgi verilmiyor. Bu dönemde Divan Begi’nin görevlerini artık Mirza Başı’lar yapıyordu. Mirza Başı’ya Divan Begi vazifesiyle birlikte başka vazifeler de verilmişti. Hükümdar bir vilayetin hâkimini değiştirirken o vilayetin hazinesinin giderleri üzerinde teftiş yapılması vazifesini Mirza Başı’na vermişti. Muhammed Yunus da büyük ihtimalle Mirza Başı olarak görevlendirilmişti. Malla Han (1858-1862) ve Sultan Seyyid Han (1863-1865) hükümranlık yıllarında Mirza başı vazifesini Muhammed Yunus yapmış oluyor. Bu onun eserine de yansımıştır. Malla Han tarafından Taşkent vilayetini incelemek için gönderildiğini anlatırken: “Beni, Muhammed Musa Pervaneçi maliye mülkleri sarişta etmek için…. Taşkent vilayetine Mirza Başi olarak gönderdi”, diye yazıyor.

Hanlığın İktisat işlerinden sorumlu Mehtar isimli bir görevliydi. Mehtar’ın vezir olduğuna dair bazı kaynaklarda bilgilere rastlıyoruz. Ülkeye getirilmiş olan ve ihracat mallarından alınan zekat ve gümrük parasını Mehtar kontrol ediyordu. Merkez yönetiminde bu işte tek yetkili kişi olarak faaliyet gösteriyordu. Hanlığın Başkentine gelen ticari kervan ve bunlara ait mallar hakkındaki raporu Han’a bildiriyordu. Memleketin sınır bölgelerinde dış ticari kervanları kontrol eden kurumlar da Mehtar’a bağlıydı.

19.yüzyılın araştırmacı tarihçilerden Aleksandr Haroşhin Mehtar’ın Maliye Veziri olduğunu söylüyor. Bizce Mehtar Maliye Veziri derecesinde değil, sadece gümrük ve zekat işleriyle meşgul yüksek makamlı bir kişiydi. Yukarıda bahsettiğimiz, Tarihi Alikuli Emirleşker eserinde Mehtar ‘ın Mirza Başi’na itaat ettiği söyleniyor. Eğer Mehtar, memleket ahalisinden hirac, tanabana vergisi ve zekat paralarının toplanmasında sorumlu en büyük yetkili kişi olan Mirza Başi’na bağlı ise Mehtar’ın, Maliye Veziri değil, vezir yardımcısı olması lazım gelir. Mehtar’ın, Hokand Hanlığına nisbeten başka hanlıklarda derecesi daha yüksekti. Hive Hanlığı’nda 1819-1821 yıllarında Mehtar, Baş Vezir olarak bilinse de onun Hokand’taki gibi memleketin vergi işlerinden sorumlu olduğunu Rus seyyahi Muravyov hatıralarında anlatıyor. 19.yüzyılın ikinci yarısına ait kaynaklara göre Hive’de Mehtar, hazinenin giderlerini de kontrol etmiştir.

Merkez Yönetim Teşkilatında yüksek dereceli ünvanlar da vardı, bunlardan biri Atalık’dır. Bu unvan hakkında Hokand tarihçisi İshak Han Tora şöyle bilgi veriyor: “… yaşı Han’dan büyük oluyordu, yaptığı hizmetle vezir derecesine ulaşırsa Atalık unvanı verilirdi. Yarlıkta onun mührü, Han mührüyle eşit derecede idi”, diye yazıyor. Hokand Hanlığı kaynaklarını incelerken bu ünvanın pek çok durumda Han’ın kayınpederine verildiğini görüyoruz. Ömer Han’ın kayınpederi Andican Hakimi Rahmankuli Bey ve Hudayar Han’ın kayınpederi Musulmankul, Atalık unvanını almışlardı.

Atalık unvanına sahip olan kişi devlet yönetiminde, memleketin sosyal, siyasi ve iktisadi hayatında hükümdarın baş danışmanı sayılırdı. Buhara Emirliğinde de Atalık unvanı vardı ama iki kişiye veriliyordu. Aleksandr Semyonov verdiği bilgiye göre, bu ünvan Buhara Emirliğinin son hükümdarları döneminde hiç kimseye verilmemiştir. Hive Hanlığında, Buhara ve Hokand’dan farklı olarak Atalık unvanını dört kişi alabilirdi. Bu ünvan boy liderlerine verilirdi.

Sonuç:

Hokand Hanlığı Merkez Yönetim Teşkilatı’na ait bilgiler üzerinde yaptığımız araştırmalar neticesinde şunları söyleyebiliriz: Hanlıkta bu teşkilat üç aşamadan geçmiştir.

Birinci aşama, Hanlığın Merkez Yönetim Teşkilatının gelişme dönemi: 1709-1800 yıllar arasında yeni kurulan ve siyasi yönden ilerlemeye çalışan devlet, büyük ve geniş bölgeye yayıldığı için için yönetim sistemini Orta Asya’da mevcut devletçilik geleneğine göre kurdu.

İkinci aşama, 1800 yılından 1842 yılına kadar olan dönemi içine alıyor. Bu dönemi; ülkedeki siyasi olaylar, iktisadi ve sosyal gelişmeler, iktidarda olan Han’ların iç ve dış siyaseti, toplum ve devlet arasındaki ilişkiler, mevcut sistem içerisinde yürütülen ıslahatlar, devlet yönetiminde daha önce mevcut olmayan yeni görevlerin orta çıkışı olarak izah edebiliriz.

Üçüncü aşama, 1842-1876 yıllar arasındaki dönemi içeriyor. Bu dönemde ortaya çıkan karmaşık olayları analiz ettiğimizde, ülkenin büyük hükümdarlar tarafından değil onların vasileri eliyle yönettiğini görürüz. Bu vasi idarecilerin uzun süre iktidarda kalmak için otoriter bir rejim uyguladıkları, merkez yönetim sistemindeki görev ve ünvanların faaliyet sahasının daraldığı veya yok olduğu ve sonuçta bu dönem içerisinde merkez yönetim sisteminin basitleştiği, bir takım görevlerin başka yetkililere devredildiği görülür. Böylece bir görevin ve ünvanın bu şekilde tarih sahnesinden silindiğini söyleyebiliriz.

(*) MAMER akademik Kurul Üyesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi,
Tarih Bölümü Doktora öğrencisi

Bibliyografya:

Abduraimov, Şevket. Koşbegi, a ne Kuşbegi / Özbekistan’da İctimai Fenler, 1974. № 11.
Avaz Muhammed Attar. Tarihi Cihannumai / Şark Yıldızı, 1991. № 8.
Dadaboyev, Muhammed Yahyahan. Bori bakavul İken / Vatan, 1995. № 27.
Grigoryev, Vasili. Sovremenni Moneti Kokandskovo Hanstva / Trudi Vostoçnovo otdeleniya İmperatorskovo Arheologiçeskovo Obşestva. 1856.
Horoşhin, Aleksandr. Oçerki Kokana / Turkestanski Sbornik. 1873, c. 116.
İshak Han Tora İbrat, Tarihi Fergana, Taşkent: Kamalak, 1991.
Kokandskoy Hanstva po Noveyşim İzvestiyam / Turkestanski Sbornik, Petersbur, 1873, c.23.
Mulla Niyaz Muhammed. Tarihi Şahruhi / Al-Beruni Şark Yazma Eserler Merkezi, Taşkent, No 4463.
Mulla Alim Mahdum. Tarihi Türkistan, Karşı: Nasaf, 1992.
Muhammad Hakim Han, Müntahabu’t Tevarih, Taşkent: Yangi Asr Avladı, 2010.
Muhammed Yunus Taib, Tarihi Emirleşker / Yayına Hazırlayan Şadman Vahidov. Şark Yulduzi Derg. Taşkent, 1996. № 1.
Muravyov, Nikolay. Puteşestvie v Türkmeniyu i Hivu, 2.kısım, Moskova, 1822.
Muşrif, Mirza Alim. Ensabu’s Selatin ve Tevarihi Havakın / Hazırlayanlar: A.Matgaziyev, M.Usmanova, Тaşkent, 1995.
Nalivkin, Vladimir. Kratkaya İstoriya Kokandskovo Hanstva, Kazan, 1886.
Nebiyev, Reşid. İz İstorii Kokandskovo Hanstva, Taşkent: Fan, 1973.
Nazarov, Filip. Zapiski O Nekatorih Narodah i Zemlyah Sredney Çasti Azii / Yayına Hazırlayan: V.Romodin, Moskova: Nauka, 1968.
Obozrenie Kokandskovo Hanstva v Nineşnem Evo Sostoyani / Zapiski Ruskovo Geografiçeskovo Obşestva, 1849.
Saadanbekov, Salmorbek. Obşestvenniy i Gosudarstvenniy Stroy Kokandskovo Hanstva, Bişkek, 2000.
Semyonov, Aleksandr. Oçerk Ustroytva Sentralnovo Administrativnovo Upravleniya Buharskovo Hanstva Pozdneyşovo Vremeni, Stalingrad, 1954.
Semyonov, Aleksandr. Buharski Traktat o çinah i zvaniyah i ob Abyazannostyah Nositeley ih v srednevekovoy Buhare / Sovetskaya Etnografiya, Moskova, 1948.
Troitskaya, Anna. Katalog Arhiva Kokandskih Hanov 19. Veka, Moskova: Nauka, 1967.
Velyaminov-Zernov, Vladimir. İstoriçeski İzvestiya o Kokandskom Hanstve ot Muhammed Ali do Hudayarhana / Trudah Vostoçnovo Otdeleniya Arheologiçeskovo Obşestva, 1856.
Vahidov, Şadman. Halikova, Rana. Merkezi Asiya’dakı Devlet Başkaruvı Tarihinden, Taşkent: Yangi Asr Avladı, 2006.
Vahidov, Şadman. Hokand Hanlığıdakı Unvan ve Mensepler / Şark Yulduzi, 1995. № 3 – 4.
Yayfani, Mulla Hakim. Hullasatu’t Tevarih, Hokand, 1913.
Yoldoşev, Muzaffar. Hive Hanlığında Feadal Yer Egaligi ve Devlet Tuzilişi, Taşkent: Uzdavnaşr, 1959.
Ziya, Azamat. Özbek Devletçilik Tarihi,Taşkent: Şark Matbaa Yayınevi, 2000.

Alakalı